7 Şubat 2009 Cumartesi
Benimde bir katkım var çünkü "PAYLAŞIYORUM"
23 Ocak 2009 Cuma
Doğru Parfüm Seçimi
Parfüm her şeyden önce bir yaşam tarzıdır ve her parfümün bir hikayesi vardır tıpkı tüm markaların bir konsepti olduğu gibi. Örneğin Hugo`nun kokuları sportifse, Boss`un kokuları bir o kadar klasiktir. Armani kokularında gizemlilik yaratırken,Kenzo ise doğal olmayı amaçlamaktadır. Bvlgari lüks mücevharatı vurgularken,Calvin Klein sıradışı parfümler üretmektedir.
Parfüm almaya giderken her şeyden önce bir insan kendi yaşam tarzına göre parfüm seçmelidir. Rahat ve spor bir hayat tarzı varsa fresh kokular kullanılmalıdır. Fresh kokular genellikle meyvelimsi ve çiçek kokulu olur. Örneğin; Dolce Gabbana Light blue ya da Bvlgari AQUA gibi. Takım elbise giyinip kendini iş hayatına adamış ve de eğlenceye düşkün insanların kokusu ise baharatlı ve tatlı kokulardır. Örnek verilirse Jean Paul Gautier ya da Rochas bu yaşam tarzına hitap eden parfümlerdir.
Bir parfümün kişiye gitmesi de çok önemlidir. Esmer tenlilere baharatlı ve tatlı kokuların çok yakıştığı gibi açık tenlilere de fresh kokular yakışır.
Parfüm Tene Sıkılmamalı
Parfümün en çok kendini belli ettiği yer kostümlerdir...Bir gömlek,bir tisört her zaman parfümün gerçeğini yansıtır. Parfüm kesinlikle tene sıkılmaz çünkü kişi terlediği zaman parfüm ve ter birleişimi sonucu ortaya çok değişik bir koku çıkar ve kokunun orijinalliği gider.
Parfüm Seçiminde Mevsimin Önemi
Parfüm şıklığı, karizmatikliği ve çekiciliği en çok gösteren vazgeçilmez bir objedir. Kısacası parfüm bir yaşam tarzıdır.
20 Ocak 2009 Salı
Engelsiz Hayat
18 Ocak 2009 Pazar
Pöttyös - Turo Rudi
Batı Avrupa'da DOTS ismi ile daha yerel damak tadına uygun hale getirilmiş çeşitleri de mevcutmuş. Macaristan'a giderseniz mutlaka denemeniz gereken bir tat. Arkadaşlarımın bir çoğu tadına nötr yaklaşsa da benim görüşüm pozitif, ben şahsen çok beğendim. Mutlaka denemeli ...
13 Ocak 2009 Salı
Laff a Lympics -Gercek Kotuler Istanbul'da kazanir.
Bir çok yaşıtım eminim ki çocukluğunda Laff A Lympics izlemiştir severek. İzleyinlerin de mutlaka desteklediği bir takım vardır. Ben şahsen hep kazanan Scooby Doobies* karşıtı, hep yenilen Gerçek Kötüler (Really Rottens) taraftarı oldum. Yogilere de sempatim yok değildi.
Çizgi film içerisinde taraf tutmayı bir yana bırakırsak, dünyada belki de milyonlarca çocuğun izlediği ve belki Türkiye ile ilgili ilk fikirlerini oluşturduğu İstanbul bölümünü yukarıdan izleyebilirsiniz. Sunucuların kafasındaki fes, sürekli etrafta dolaşan hindi, fonda çalan Hint ezgileri, Alaaddin'in Sihirli Lambası ambiyanslı çöl ortası neresi olduğu belirsiz şehir, kim oldukları belli olmayan sakallı peçeli şehir halkı ile tam bir Türkiye portresi çizilmiş! Tutulan skorlara göre de Gerçek Kötüler toplamda 3 yarışma kazanmış ve bunlardan biri de Türkiye. Sanırım bu da tesadüf olsa gerek.
Yalnız bir şey unutulmuş İstanbul gibi bir yerde nasıl olurda kızlar mayo/bikini ile yüzebilmiş anlaşılır gibi değil. **
Çok severdik Hanna Barbera ikilisi sizi, bak büyüdük kızar olduk.
*Kaptan mağara adamı Scooby Doobies'e hiç yakışmamışsın!
** Kendimle çelişeceğim ama adamlar bunu yapsa haksız da olmazlarmış. Şuraya bakınız.
12 Ocak 2009 Pazartesi
Bratislava'da Cons Jeans
Bizim böyle dünyaca ünlü markalarımız olmasa da küçük şeylerden mutlu olmayı başarabiliyorum. Mesela Krakow'da büyük bir alışveriş merkezindeki büyük bir outlette Mavi Jeans logosunu diğer büyük markalarla yanyana görmek ya da Bratislava'nın güzel bir caddesinde Cons Jeans mağazası görmek gibi.
Internette yaptığım araştırmada Cons Jeans'in Türk olduğu kanaatine vardım. Umarım herhangi bir renkteki sermayeden değildir. Eğer renksizlerse Cons Jeans'a hayırlı işler diliyorum. Fotoğrafı çeken Fransız arkadaşa da teşekkür ederim.
10 Ocak 2009 Cumartesi
Cinnet Geçirme Merkezi
Peki sinirimizi çevremizden çıkarmak yerine (siniri çevreden çıkarmaya örnek olarak How i met your mother'da Barney'in bağırma döngüsü teoremi verilebilir )ya da farklı hobiler içinde eritmek yerine tüm tanımsız duygularla tamamıyla güvenli cinnet geçirme merkezlerinde atsak olmaz mı ? Tüm detayların düşünüldüğü bu güvenli ortamlarda kırıp döküp daha doğrusu öyle yaptığımızı sanıp pamuk gibi dışarı çıkıp etramıza sadece sevgi ile yaklaşsak hoş olmaz mı ?
NOT: Bu yazı tamamıyla hayal ürünür ve her yönüyle absürdlük üzerine kurulmuştur.